Konusu:
”Luca isimli balık şekilli bir deniz yaratığını, onun arkadaşlıklarını ve su dışındaki dünyayı tanıma sürecini anlatmaktadır. Denizin dışında bir yaşamın hayalini kuran Luca’nın ailesi onun suyun dışına çıkıp insana dönüşmesini tehlikeli bulduğu için istemezler. Bir gün Luca, karada yaşayan Alberto isimli bir deniz yaratığıyla tanışır ve Alberto ona karayı göstermeye başlar. Birlikte bir Vespa sahibi olmanın hayalini kuran iki arkadaş, yakındaki sahil kasabası Portorosso’ya giderler. Orada Giulia ile tanışırlar ve kimliklerini gizleyerek onunla birlikte para kazanıp Vespa alabilecekleri bir yarışmaya hazırlanmaya başlarlar. Bu sırada evden kaçmış olan Luca’nın ailesi de karaya çıkıp onu aramaya başlar.”
IMDb: 7.4
Yorumum:
Disney ve Pixar’ın ortak yapımları biz seyirciler için adeta bir şölen oluyor. İşlerini hakkıyla yapıyorlar. Yaratılan atmosfer öylesine naif öylesine ”Sokaktan” idi ki sanki kameraları alıp İtalya’nın kasabasına koymuşlar her şeyi animasyonu çevirip bize izlemesini bırakmış havasındaydı.
Evet suyun altında mitolojik olarak bir Dünya görüyoruz ama suyun duşunda ”Bizden” olan Dünya’yı tüm sadeliği ile gördüğümüz için ara geçişleri hiç yadırgamadan (görsel ve kurgusal anlamda) izlemeye devam edebiliyoruz. Böylesi güzel işlemeyi ancak böyle kaliteli markalar sağlayabilirdi ki sağlamışlar.
Renkli kasaba hayatına ek olarak konunun derinliği, verilmek istenen mesajlar yine çok güzeldi. Ayrımcılık, Irkçılık… gibi toplumsal hastalıkları ince ince işleyip hikayenin altına sermeyi başarmışlar ve böylesi bir zeminden şairane bir hikaye çıkmış. Özellikle son sahnede (spoiler içermesin diye bilgi vermeyeceğim) ırkçılığa öyle bir yumruk atmışlar ki yere serilmesini ve orada kalmasını can-ı gönülden istedim. Ailenizle birlikte keyifle izleyebileceğiniz sıcacık, enfes bir yapım. Kesinlikle tavsiye ederim,
iyi seyirler.