Konusu: ”The Platform, dikey şekilde konumlandırılmış bir hapishanede geçiyor. Her hücrede iki mahkumun kaldığı hapishanede, yemek günde sadece bir kere üst kattan aşağıya doğru gönderilmektedir. Üst kattaki mahkumlar yiyeceğe ulaşmak için çabalarken, alt katta bulunan mahkumlar, her gün biraz daha vahşileşerek açlıkla baş etmeye çalışır. Bir gün gözünü hapishanenin 33. katında açan Goreng, hapishanenin kurallarını iyi bilen Trimagasi ile birlikte yiyeceğe ulaşabilmek için zorlu bir mücadeleye girişir.”
IMDb: 7.0
Yorumum:
Radyo, Televizyon ve Sinema lisans mezunu birisi olarak deneysel filmleri izlemekten her zaman fazlasıyla keyif almışımdır. Netflix’ten böylesine kaliteli bir deneysel film görmek beni çok sevindirdi.
Sadece Klasik Anlatı Sinemasına hizmet etmemesi, bu tarz filmlere de yer vermesi muazzam.
Filme gelecek olursak öncelikle tamamen distopik bir anlatım üzerinden metaforik ve sembolik anlatıma sahip bir yapım. Yani olayların gidişatını veya filmin sonunu Klasik Anlatı Sineması tarzına göre yorumlarsanız ”Ne kadar mantıksızdı, ne saçma bitti…” gibi yorumlar yapabilirsiniz fakat filmin yorumunu ”Deneysel Film” bağlamında yapmak gerekiyor.
Deneysel filmlerde kesin bir son yoktur, son seyirciye bırakılır daha doğrusu seyircinin yorumuna, hayal gücüne ve elbette filmde ki sembollerden, metaforlardan ne anladığına. Bu bağlamda filmin sonu olabilecek en enfes, en çarpıcı şekilde bitiyor.
Olayların akışında ise; toplum yönetim sistemlerinin, insan doğasının eleştirisini ele alırken aynı zamanda dinsel inançlara da dokundurmayı ihmal etmiyor bu sayede film tek seferde tüm yönetim sistemlerini sorguluyor. Spoiler vermemek için içeriğinden ve anlamsal göndermelerinden bahsetmeyeceğim ama Don Kişot kitabından, Panna Cotta tatlısına kadar her noktası hayret ettirici derecede ince düşünülmüş. Sinemasever ortamında izlenip üzerine saatlerce konuşulası enfes bir yapım.
iyi seyirler dilerim.
The Platform (2019)
İlgili Seçenekler